
Vizesiz Avrupa için ne yapmalı? 15 Temmuz yeni vize sistemi kısıtlama mı getiriyor?
Son yıllarda uzayan kuyruklar ve ret cevapları nedeniyle adeta eziyete dönen Schengen vizesi haksız mı uygulanıyor? Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 15 Temmuz’da Türk vatandaşları için getirdiği yeni vize sistemi kolaylık mı sağlıyor, kısıtlama mı?
VİZE İÇİN 15 YILDA 775 MİLYON EURO ÖDEDİK
Peki vizesiz Avrupa mümkün mü? Vize sorunu kalıcı olarak nasıl çözülebilir? Türkiye 15 yılda Schengen için 775 milyon Euro ödedi. Bu sorun ve sarmal nasıl aşılabilir?
Tüm bu soruları uluslararası alanda tanınmış hukukçu, Avukat Dr. Selim Sarıibrahimoğlu yanıtladı. Vize için AB’ye İtalya’da dava açan ve kazanan Türk öğrenciler gibi hukuki mücadele başlatmayı öneren Dr. Sarıibrahimoğlu’na sorularım ve yanıtları bakın şöyle:

39 YIL ÖNCE SERBEST DOLAŞIM HAKKI TANINMALIYDI
Türkiye neden vize sorunu yaşıyor?
1963 Ankara Anlaşması ve 1970 Katma Protokol, Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerini özel bir hukuki zemine oturtmuştu. Katma Protokol’ün 36. Maddesi, Türk vatandaşlarına 22 yıl içinde, yani en geç 1986’ya kadar serbest dolaşım hakkı tanınacağını açıkça yazıyor. Meşhur 41. Madde “1973’ten sonra Türk vatandaşları için daha kısıtlayıcı yeni tedbirler getirilemez” demiştir. Yani o tarihte vize yoksa, sonradan konulması hukuken mümkün olmamalıydı.
Türk vatandaşlarına vize hangi tarihte uygulanmaya başlandı?
1980’lerden itibaren başta Almanya olmak üzere birçok AB ülkesi Türk vatandaşlarına vize uygulamaya başladı. Bu, Katma Protokol’e tamamen aykırıydı. Sonra 2001’de çok kritik bir gelişme oldu: AB, Schengen Tüzüğü’nü yürürlüğe koydu ve ülkeleri ikiye ayırdı:
Beyaz liste: Vizesiz girebilen ülkeler (Örneğin Güney Kore, Japonya).
Gri-siyah liste: Vize almak zorunda olan ülkeler.
Türkiye, gri-siyah listeye kondu. Böylelikle AB, Türkiye’yi üçüncü ülke statüsünde gördü ve Türk vatandaşlarına vize duvarı ördü.
AB neden Türkiye’ye vize koyamaz savını ileri sürüyorsunuz?
Bizim esas savımız şudur:
“Bir AB Tüzüğü, yani ikincil hukuk, uluslararası anlaşmayı, yani Ankara Anlaşması gibi birincil hukuku geçersiz kılamaz. Dolayısıyla Schengen Tüzüğü, Ankara Anlaşması’na aykırıysa uygulanamaz.”
Türk vatandaşlarına vize uygulanmasına neden olan Schengen Tüzüğü’nün iptali için hukuk savaşı mı açtınız?
Ben, AB mahkemesinde Schengen Tüzüğü’nün iptali için o dönem T-220/08 ve T-430/09 sayılı davaları açtım. Dedim ki: “Schengen Tüzüğü, Ankara Anlaşması ve Ek Protokol’e aykırıdır. Çünkü Türk vatandaşlarının 1973’ten sonra serbest dolaşım hakkı kısıtlanamaz.” Mahkeme, davayı zamanaşımı gerekçesiyle reddetti. Çünkü “Tüzük Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra iki ay içinde dava açılmalıydı” dedi. Ben ise “Zamanaşımı olamaz. Çünkü ihlal hâlâ devam ediyor” iddiasını öne sürdüm.
Avrupa Parlamentosu’nu (AP) nasıl devreye soktunuz?
Mahkemeden sonuç alamayınca Avrupa Parlamentosu Dilekçe Komitesi’ne Schengen Tüzüğü’nin iptali ve bu haksız vize uygulamasının bir an önce durdurulması için bir dilekçe ile başvuruda bulundum. AB hukukunun verdiği hakkı kullandım. Parlamento dilekçemi kabul edilebilir buldu ve kayda aldı. Ama süreç orada da kolay ilerlemedi. Şu anda Schengen Tüzüğü’nün iptali mahkeme yoluyla henüz gerçekleşmedi. Avrupa Parlamentosu başvurum hâlâ kayıtta ancak bunun için Türkiye’deki siyasi iradenin harekete geçmesi lazım, çözüm budur. Bu takdirde davaya dahi gerek yoktur.
Türkiye nasıl bir hata yaptı?
En büyük hata şuydu: Türkiye, Gümrük Birliği’ne girerken tam üyeliği şart koşmadı. Halbuki Gümrük Birliği, Türkiye’yi ithalata açık hale getirdi ama Türkiye, AB fonlarından yararlanamadı, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı Serbest Ticaret Anlaşmalarına (STA) katılamadı, AB’nin karar aldığı Komite No. 133 toplantılarına bile giremedi. Belgelerde Murat Karayalçın’ın bir sözü var, hâlâ kulağımda çınlıyor: “Bize 6 ay sonra tam üyelik sözü verdiler. 25 yıl geçti, hâlâ üyelik yok.”

ÇÖZÜM İÇİN NE YAPILMALI
Vize sorununun tamamen çözülmesi için neler yapılabilir?
Türk vatandaşlarının son 15 yılda ödediği toplam yaklaşık 775 milyon Euro vize masrafı; işinsanından turiste, öğrenciden sanatçıya kadar herkesi etkileyen devasa bir ekonomik yük. Türkiye, bu süreçte 72 kriterin 66’sını tamamladı. Ama AB, terör yasası gibi gerekçelerle süreci kilitledi. Ben diyorum ki: “Bu hak zaten Ankara Anlaşması’ndan doğuyor. AB yeni kriterlerle oyalıyor.” Benim önerdiğim yol haritası şu:
1- AB Mahkemesi’nde yeni dava açılmalı
2- Zamanaşımı işlemez, çünkü ihlal sürekli
3- AB Parlamentosu yeniden devreye sokulmalı
4- Ticaret odaları, iş dünyası tazminat davaları açmalı
5- Vize serbestisi pazarlık masasında en büyük koz olarak kullanılmalı. Özetle Türkiye, hem hukuki hem siyasi mücadeleyi birlikte yürütmeli. Çünkü vize sorunu sadece bir para meselesi değil, Türkiye’nin Avrupa’daki onurudur.

15 TEMMUZ VİZE SİSTEMİ GERİ ADIM
AB’nin 15 Temmuz’da Türk vatandaşları için başlattığı yeni vize sistemi kolaylık mı geri adım mı?
AB’nin 15 Temmuz’da uygulamaya koyduğu yeni sistem, Türk vatandaşlarına “kademeli” şekilde daha uzun süreli Schengen vizesi verilmesini öngörüyor. Buna göre, ilk vize başvurusu kabul edilen bir kişiye 6 aylık vize veriliyor. Eğer sonraki başvuruları da kabul edilirse sırasıyla 1 yıllık, 3 yıllık ve en fazla 5 yıllık vize alınabiliyor. Ancak bu sistem, Türk vatandaşları için gerçekte yeni bir hak tanımıyor. Tam tersine daha önce yıllık veya çok yıllık vize alabilen birçok kişi şimdi sıfırdan başlamak zorunda kalıyor. Bu da bir kolaylık değil, geri adım anlamına geliyor. Ayrıca bu uygulama, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmalara da aykırı. 1963 tarihli Ankara Anlaşması ve devamındaki belgeler, Türk vatandaşlarının haklarını idari takdire değil, hukuki güvencelere bağlamış durumda. Şimdi AB, bu hakları bir “ödül” gibi sunarak aslında hukuki yükümlülüklerini siyasi bir tercihe indirgemiş oluyor. Bugün AB’ye aday 9 ülkeden sadece Türkiye’ye vize uygulanıyor. Bu açık bir ayrımcılık örneğidir. Türkiye’ye vize serbestisi hakkı verilmesi gerekirken bunun yerine aşamalı vize sistemi bir “başarı” gibi sunulamaz.
Yeni sistem, AB’nin vize serbestisi sözünü tutmadığını mı gösteriyor?
AB, Türkiye’ye yıllar önce açıkça vize serbestisi sözü verdi. Bu sözlere rağmen daha sonra Türkiye’den 72 kriterin yerine getirilmesi istendi. Sadece 6 madde kaldı. Ancak bu sınırlı eksiklere rağmen süreç ilerletilmedi. Buna karşılık örneğin, Ukrayna’nın aday ilanı sürecinde 7 koşul belirlendi, bunların yalnızca 4’ü yerine getirildiği halde süreç durdurulmadı. Bu durum AB’nin tutumunda çifte standart tartışmalarını gündeme getirmiştir. Dahası, AB bugün aday bile olmayan bazı ülkelerle vize serbestisi konusunda müzakerelere başlamışken, Türkiye gibi 60 yılı aşkın süredir ortaklık ilişkisi sürdüren bir ülkenin hâlâ bu hakkı elde edememesi ciddi bir güven sorunu yaratmaktadır. Bu yeni sistem, vize serbestisi taahhüdünün yerine getirilmediğini açıkça göstermektedir.
Son yıllarda uzayan kuyruklar ve ret yanıtları nedeniyle adeta eziyete dönüşen Schengen vizesi çilesi, tepkilere yol açarken haksız uygulama tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Peki, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 15 Temmuz’da Türk vatandaşları için getirdiği yeni vize sistemi kolaylık mı sağlıyor, yoksa kısıtlama mı getiriyor? Hürriyet yazarı Oya Armutçu, vize konusundaki merak edilen detayları köşesinde kaleme aldı. İşte vize rehberi…
Kaynak: CNN Türk




