
ABD yönetimi, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Zengezur Koridoru gerilimine doğrudan müdahil olarak, her iki tarafa yönelik gizli tutulduğu bildirilen bir plan sundu.

Carnegie Endowment for International Peace adlı düşünce kuruluşunda Güney Kafkasya güvenliği üzerine çalışan uzman Olesya Vartanyan’ın diplomatik kaynaklara dayandırdığı açıklamalarına göre, Washington yönetiminin bu girişimi sessizce yürütülüyor ancak bazı önemli detaylar basına sızdırılmış durumda.
Amerikan modeli: Lojistik güvenlik ve nötr denetim mekanizması
ABD’nin önerdiği plana göre, Azerbaycan’ı Nahçıvan ile birleştirecek ve Ermenistan topraklarından geçecek Zengezur Koridoru, uluslararası bir model çerçevesinde işletilecek. Bu koridorun güvenliği ve işletmesi, tarafsız bir Amerikan lojistik firması tarafından sağlanacak. Böylece hem Azerbaycan’ın kesintisiz ulaşımı sağlanacak hem de Ermenistan’ın egemenlik hakları zedelenmeyecek bir çerçeve hedefleniyor.
Planın bir diğer dikkat çeken noktası, tüm taşımaların dijital takibi ve taraflar arasında tam veri paylaşımı ile denetimin sağlanması. Önerilen sistem, Avrupa Birliği’nin Gürcistan’daki ayrılıkçı bölgelerde kullandığı uluslararası geçiş mekanizmasına benzerlik gösteriyor. ABD’li yetkililer bu modeli “istikrarlı, denetlenebilir ve uluslararası yatırıma açık” olarak tanımlıyor.
Türkiye ve Azerbaycan faktörü: Koridorun stratejik önemi
Zengezur Koridoru’nun açılması, Azerbaycan ile Türkiye arasında doğrudan kara bağlantısı kurulmasını sağlayacak. Aynı zamanda Orta Asya ile Avrupa arasındaki ticaret yollarını çeşitlendirecek. Ankara, bu projenin gerçekleşmesini uzun süredir öncelikli dış politika hedeflerinden biri olarak görüyor. Azerbaycan ise 2020 Karabağ Savaşı sonrası imzalanan üçlü mutabakata dayanarak bu hakkın hukuki bir zemine oturduğunu savunuyor.
Ermenistan tarafı ise koridorun kendi egemenliği altındaki topraklardan geçtiğini vurgulayarak, gümrük kontrolü, pasaport denetimi ve güvenlik sorumluluğunun tamamen kendisinde olmasını talep ediyor. Bakü ise bu gibi kritik bir güzergahın siyasi dalgalanmalardan etkilenmemesi için uluslararası garantiler olmadan bu projeye büyük yatırım yapma konusunda çekimser davranıyor.
Erivan’ın anayasa meselesi ve siyasi engeller
Azerbaycan, Ermenistan Anayasası’nın preambülünde yer alan ve Dağlık Karabağ’a yönelik dolaylı toprak iddialarını ima eden ifadelerin kaldırılmasını talep ediyor. Erivan ise bunun bir halk referandumu olmadan mümkün olmayacağını savunuyor ve böyle bir değişikliğin siyasi ve hukuki olarak zaman alacağını belirtiyor.
Bu durumu değerlendiren uzmanlar, Azerbaycan’ın süreci uzatmak yerine güvenceli bir model üzerinden ilerlemeyi tercih ettiğini, ABD’nin de bu boşluğu doldurarak siyasi süreci şekillendirmek istediğini belirtiyor.
ABD’nin jeopolitik hamlesi ve Moskova’nın rahatsızlığı
ABD’nin önerdiği plan, Rusya tarafından dikkatle takip ediliyor. Geçtiğimiz günlerde Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın 4. Avrupa Dairesi Başkanı Dmitri Masyuk, Batı’nın Azerbaycan ve Ermenistan’ı “aceleyle barış anlaşması imzalamaya zorladığını” iddia ederek, sürecin yalnızca Rusya’nın da taraf olduğu 2020-2022 üçlü anlaşmaları çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini savundu.
Masyuk’un bu açıklaması, ABD’nin bölgeye artan etkisinin Moskova tarafından tehdit olarak algılandığını açıkça ortaya koyuyor. Zira Washington’un sunduğu plan, Rusya’nın aracılık rolünü tamamen devre dışı bırakıyor.
Ekonomik teşvik ve barış vaadi
ABD’nin sunduğu planın sadece diplomatik değil, ekonomik yönü de dikkat çekiyor. Washington, Zengezur Koridoru projesine Amerikan şirketlerinin doğrudan yatırım yapmasını teşvik ederek, bölge barışının ekonomik istikrarla desteklenmesini hedefliyor. Özellikle ABD’li yetkililerin bu sürecin başarıya ulaşması halinde uluslararası ödüller kazanabileceklerine dair ifadeleri, planın arkasındaki motivasyonu da gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin denge rolü ve İran’ın çekinceleri
Türkiye, hem Azerbaycan’a verdiği güçlü destek hem de Ermenistan’la yürüttüğü normalleşme süreci üzerinden dengeleyici bir rol oynamaya devam ediyor. Ankara’nın hem Bakü’ye diplomatik sabır çağrıları yapması hem de Batı ile ilişkilerinde yapıcı aktör olarak görünmeye çalışması, Türkiye’yi bölgede vazgeçilmez bir güç konumuna getiriyor.
İran ise Zengezur Koridoru’nun açılmasının, kendi kuzey transit yolları üzerindeki etkisini azaltacağından endişe ediyor. Bu nedenle Tahran, bölge ülkelerine alternatif transit modeller önermekte ve koridorun tek taraflı kontrol edilmesine karşı çıkmaktadır.
Sonuç: Zengezur sadece bir yol değil, büyük güçlerin hesap masası
ABD’nin sunduğu bu yeni plan, Zengezur Koridoru’nu sadece Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bir ulaşım hattı olmaktan çıkarıp, büyük güçlerin rekabet sahasına dönüştürüyor. Rusya’nın dışlandığı, İran’ın mesafeli durduğu ve Türkiye’nin stratejik destek verdiği bu süreçte, Washington’un önerdiği model hem teknik hem diplomatik düzeyde önemli tartışmalar yaratmış durumda.
Kritik soru şudur: ABD’nin sunduğu bu formül, bölgedeki tüm tarafları ikna edebilecek mi? Yoksa Zengezur Koridoru, bir kez daha jeopolitik pazarlıkların merkezinde sıkışıp kalacak mı?
Bu soruların cevabı, sadece Güney Kafkasya’nın değil, Avrasya’nın jeopolitik geleceğini de belirleyecek