

Geçen yıl 26-30 Ağustos’ta Sakarya, Dumlupınar cephelerindeki şehitlikleri gezerken sormuştum: “İşte toplar patlıyor, yanık tenli Anadolu evlatları bir milletin bağımsızlığı için savaşıyor” diye o günlerin kan, toz ve top seslerini hayal etmiştim.
Bugün bir başka sorunun peşine düştüm: Bağımsızlık mücadelemizin bu eşsiz ve amansız günlerinde cephedeki kahramanlar savaşırken; Acaba bu kahraman ordunun bağlı olduğu Millet Meclisi’nde neler oluyordu. Öyle ya… Düşman Ankara’ya dayanmıştı. Bursa boşaltılmıştı. Ordumuz geri çekiliyordu. Meclis’te heyecanlı bir bekleyiş. Tartışmalar, dualar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tutanaklarına bakıyorum. Gizli celse zabıtlarına. Gazi Mustafa Kemal Çalköy’ün doğusunda 11’inci fırkada. Cephede askerin başında savaşıyor.
Ekranı Harbiye Umumiye Reis Vekili Fevzi Çakmak Millet Meclisi’ni bilgilendiriyor. O günlerde Milletimizin Meclisi’ni hayal etmek için tutanakların arasına dalıyorum. Bugün size gizli celselerden iki bölüm aktarıyorum. Bunlar o günlerin anlı şanlı tutanaklarıdır. Bir milletin, Meclis’in bağlı ordusuyla yazdığı bağımsızlık destanının belgeleridir.
21 Ağustos 1338 Cumartesi…
88’İNCİ İÇTİMA (Toplantı)
Heyeti vekile reisi Rauf Bey’in beyanatı: “Efendim heyeti âilenizce malumdur. Geçen sene düşmanın hükümeti merkezimizin merkezini işgal ile Kuvayi umumimizi dağıtmak kastı ile vaki olan taarruzu. Bu taarruz Sakarya boylarında defi ve tehdit edildikten sonra bugüne kadar ordumuz ikmal-i nevakıs (Eksikleri tamamlama) ile meşgul idi. Ve düşman ile yakın temas halinde bulunuyordu. Erkan’ı Harbiye Umum vekiliniz Fevzi Paşa hazretlerinden aldığım telgrafı aynen heyeti âlinize arz edeceğim.”
(Erkan’ı Harbiye umumiye reisi Fevzi…
Zata mahsustur… Gayet aceledir…)
Okundu..
(Fevzi Paşa’dan gelen telgraf, günlerdir Meclis’te tartışılıp karara bağlanan Büyük Taarruz’un başladığı müjdesidir.)
(Allah muvaffak etsin sesleri)
Rauf Bey devam ediyor: “Efendiler, milletimizin, fedakâr halkımızın her türlü müşkülat itham ederek vücuda getirdiği kahraman ordumuz, dünyada misli bulunmayan kabiliyetli ve fedakâr insanlardan mürekkeptir.
Kendilerine cevaben hükümet namına ve heyeti âileniz namına ve millet namına maruzattan bulunduğum gibi bu taarruzlardan dolayı millet ve memleketin tamamıyla hemfikir olduğunu arz ederim. (şüphesiz sedaları)
Davamız haktır. Arzumuz adaleti ilahinin yerine gelmesini istemekten başka bir şey değildir.
Milletimiz her türlü istiklale hak kazanmıştır. Acilen istiklal hakkımızı düşmanlarımızın gazabından istihlas edecektir, (Kurtaracaktır)
Cenab-ı Hak her türlü takdirin üzerinde bulunan kahraman ordumuza her türlü zaferi ihsan buyursun. (Amin sesleri… Alkışlar…)
Muvaffak olacağız. (İnşallah sesleri)
Büyük fedakârlık gösteren ordumuzun en yakın bir zamanda kati muzaffer olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim. Ve bu hususta dua edilmesini muzafferiyet için teklif ederim.”
Rauf Bey devamla; “Efendim müsaade buyursanız bir noktayı da heyeti âilenize arz etmek isterim.
Bizim taarruzumuzun son derece mahrem tutulması mecburiyeti askeri kesinliktendir. Harp başlamıştır. Birkaç gün için deşifre olmaması lazımdır
Bunu heyeti âlinize arz ediyorum (pek doğru sesleri)
Efendim Celse-i hafiye bitmiştir. Şu andan itibaren alenidir.”
O GÜNLERE GİTMEK
Bu satırları okurken sanki bir zaman tünelinden geçip o günlere, o kahraman Meclis’e gidiyorum.
Anadolu’nun 4 tarafından gelmiş vekiller heyecan içinde.
Bir milletin kaderi için karar verilmiş. Ve kahraman ordumuzdan gelecek haber beklenmektedir.
Dualar edilmektedir.
97’NCİ İÇTİMA (Toplantı)
6 Eylül 1922 Çarşamba
İkinci Celse: (Garp cephesindeki muharebenin muvaffakiyetle devam ettiğini bildiren Erkanı Harbiye’yi Umumiye Riyaseti’nden mevrut şifre ve buna dair icra vekilleri heyeti riyaseti teskeresi okunuyor.
(Yani cepheden gelen şifreli telgraf okunuyor)
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celile’sine (Yüce Meclis’e)
Garp cephesindeki Erkan’ı Harbiye’yi Umumiye Vekili Fevzi Paşa hazretlerinden neşrolunmamak (yayınlanmamak) kaydıyla şimdi aldığım şifreli telgrafın suretini takdim ediyorum.
Keyfiyetten haberdar edilmesini rica ederim.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi İcra Vekilleri Heyeti Reisi Hüseyin Rauf..
“Afyonkarahisar Dumlupınar meydan muharebesi, düşman ordusunun imha safhasını teşkil eden 30 Ağustos muharebesi, Aslıhanlar, Çal, Eminören mıntıkasında ve Çalköy şarkında (doğusunda) bizzat birinci cephe hattında ve 11’inci Fırka nezdinde bulunan Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin nezareti tahtında cereyan eden muharebe neticeyi katiyeye iktiran eylemiştir.(kesin sonuca ulaşmıştır.)
Bu muharebe harbin cereyanı umumisini mukaddes davamız lehine katiyetle tebdil etmiştir;
(Harbin genel gidişini mukaddes davamız lehine kesinlikle değiştirmiştir)
Trikopis ve Anesti gibi en büyük kumandanları başlarında olduğu halde düşman ordusunun asıl gücü kuvvetlerimizin kucağına düşürmüş ve tarumar olmuştur.
Ordularımız için bir hatıra-i tarihiye olmak ve başkumandanımıza muhabbet ve itimadımıza yeni bir delil teşkil etmek üzere, 30 Ağustos 1338 muharebesine Garp Cephesi Başkumandanlık muharebesi adı verilmesi…
Arzu malumat eder ve keyfiyetten yüce Meclisi millimizin de haberdar edilmesi ve bu maruzatımın şimdilik gizli kalmasını rica ederim..
Erkan’ı Harbiye Umumiye Reisi Fevzi…
(Bir dua edilsin) sesleri…
(Nusret Efendi (Erzurum) tarafından dua kıraat edildi.)
CEPHEDEN HABER ALINAMAYINCA
Ankara’daki Millet Meclisi ile, Büyük Taarruz’un yaşandığı Dumlupınar cephesi arası 300 kilometredir. Yani kader kapıya dayanmıştır.
Ankara’daki Meclis’i Kayseri’ye taşıma tartışmaları yaşanmaktadır. İşte böylesine ağır ve acılı günlerdir. O nedenle bu tutanaklarda okuduğum Ankara’da Rauf Bey’i, Vehbi Bey’i, Hamdullah Bey’i Erzurum’dan Nusret Bey’i ve Anadolu’nun her yerinden gelip Milletin Meclis’ini dimdik ayakta tutan, ordusunun arkasında duran Meclis’teki vekillerimizi de rahmetle ve minnetle anıyorum. Ve tutanakları okudukça; Geçen yıl gezdiğim o cepheleri düşündükçe; Tutanaklardaki konuşmaları, tartışmaları, duaları gördükçe.
Bir kez daha başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere; Milletin Meclisi’nde kahramanca ve cesaretle ordusunun arkasında duran vekillerimizi şükran ve minnetle anıyorum.
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun..
Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk ordusunun 30 Ağustos Zaferi ile sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti. Bu tarihi günle alakalı Hürriyet Gazetesi’nden Fatih Çekirge bir yazı kaleme aldı.
Kaynak: CNN Türk