TRUMP EKONOMİSİ RASYONEL Mİ!?

ZEKİ HOZER’İN KALEMİNDEN…

Luis Oganes, JP Morgan’ın global makro araştırma biriminin başındaki bir insan ve  ona göre, küresel ekonomik büyümenin önündeki en büyük zorluk ” Trump’lı ABD’de neler olabileceğinin öngörülememesi” !…

Çünkü ABD, 25.5 trilyon doları aşan GSMH ile dünyanın en büyük ekonomisi,  üstelik tüm ülkeler için  rezerv para birimi de ulusal paraları dolar! 

Trump iktidara gelmeden önce de dünya ekonomisi önemli sorunlarla başbaşa idi.Pandemi sürecinin ve Ukrayna Savaşının defisitleri henüz arkada bırakılamadı. ABD’de ve Euro Bölgesinde gerçekleşen 2.7 ve 2.2’lik enflasyon oranları,halen son yılların rekor rakamları.  Düşen ekonomik büyüme oranları ve artan işsizlik verileri de işin vehametini arttırmıştı!

Bu ortamda, Trump’ın ABD’nin en büyük ticari ortakları olan Çin,Kanada ve Meksika’ya karşı peşi sıra dile getirdiği ve uyguladığı gümrük vergisini arttırma politikaları Lois Oganes’in sözleri ile ” fazlası ile izolasyonist ve korumacı  ekonomik politikalar” .. 

ABD’nin Çin, Kanada ve Meksika’dan yaptığı toplam ithalat miktarı geçen yıl bir trilyon 357 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Önceki yıla göre %5’lik bir artış bu. Peterson Enstitüsü uzmanlarından eski IMF başekonomisti Maurice Obstfelt de,  arttırılan  gümrük vergileri yüzünden bu ülkelerin çok ciddi etkilenebileceğini ancak nihai olarak ABD’nin de zarar göreceğinin altını çiziyor. Obstfelt, bu düşüncelerini şu örnekle açıyor: Örneğin Amerikan otomobil sektörü için bu üç ülkeye yayılmış bir tedarik zinciri var, bu denklemi bozarsanız bu sektörde başedilemez sorunlar yumağı ile karşı karşıya kalırsınız!  Yakın zamanda gördük ki, bu kararlar sadece ekonomik etkiler olarak karşımıza çıkmıyor, son dönemde dünyaca popüler bir lider olan Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun politik yaşamının sonlanmasında da başat bir faktör oldu!

Amerika, ikinci dünya savaşı sonrası kürersel bir siyasi,ekonomik ve askeri lider pozisyonuna geçti ve dolayısı ile de özellikle Batı Dünyası ekonomisinin lokomotifi olarak günümüze kadar ulaştı.BM ve NATO gibi kuruluşlar sayesinde de siyasi düzeni istediği gibi kurguladı.Ama Yale Üniversitesinin ve Fernand Braudel Merkezinin efsanevi öğretim üyesi Immanuel Wallerstein gibi müelliflere göre, ABD’nin bu konumu çoktan aşınmaya başlamış durumda. Onlara göre, her güçlü ülke, ekonomisi ile büyür, ardından askeri güçle genişler, sonrasında  da bu hal sürdürülemez olur ve bir ekonomik krizle düşüşe geçer. Elbette bu sadece teorik bir yaklaşım değil,elde somut veriler de var:Dünya Bankası raporları, ABD’nin ulusal borcu için dile getirdiği rakamları 35 trilyon dolarların üzerinde deklare ediyor. Ayrıca artık küresel ticarette Çin’in gerisinde,dolayısı ile liderliğini kaybetmiş durumda. Bunlara ek olarak IMF ve Council on Foreign Relation gibi kuruluşların araştırmaları,doların küresel rezerv para statüsüne alternatif çalışmaların her zamankinden daha fazla yoğunlaştığını gösteriyor..


Görünen o ki, ABD’nin, dünyanın en büyük ekonomik ve siyasi güçü olmaktan uzaklaştığı zamanlar yaşıyoruz.Ve iktidara gelen ister Trump olsun isterse Kamala Harris, ortak hedef olarak ABD’nin bu çöküşünü durdurmak mümkün değilse yavaşlatmak için politikalar uygulamak zorunda idiler..Ama yapılacak bir şey de yok gibi,çünkü bu çöküş, yapısal ve sistemik sorunlar nedeni ile varolduğu için, bu politikaların durumlarını kurtaracak bir etkisi de olamayacaktır.Elbette bu bir süreç,bir tırın ani freni ile belirli bir mesafede durması gibi,hegemonik güçlerin gerilemesi de onlarca yıllar içinde gerçekleşir.


Bugün, halihazırda ABD’de varolan ve FED Başkanı Powel’ın da paylaştığı dört temel  sorun bağlamında gümrük vergileri,göçmen politikası,kamu maliyesi ve düzenlemeler, ekonomik sürdürülebilirliği kuşkulu hale getiriyor. Gerçi potansiyel yeni ekonomik güç olacak Çin de sorunsuz değil! Şimdilik dünyanın ikinci büyük ekonomisi halindeki 1.5 milyarlık bir  dev olan Çin,yavaş büyüme,yüksek genç işsizlik ve emlak sektöründeki kriz ile başı dertte..


Sonuçta,başlığa dönersek, Trump’ın rasyonel bir ekonomipolitiği var! Önümüzdeki 50 yıl içinde ABD’nin küresel liderliğini korumaya çalışıyor. Potansiyel  lider adaylarından Avrupa Birliğini Brexit ile ekarte etti, Rusya’yı Ukrayna Savaşı ile güçsüzleştirdi, sadece Çin kaldı  odağında. 
ABD Başkanı kim olursa olsun, yapısal sorunları nedeni ile önümüzdeki on yıllar boyunca, ABD kronik bir hapşırığa mahkum olacağından, dünyanın geri kalanı da elbette nezle olmaya devam edecek..!

Related Posts

  • 1 views
Musk’tan Epstein İması, Trump’tan Tehdit: Servet Kavgası Büyüyor

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile Tesla ve SpaceX’in kurucusu Elon Musk arasındaki söz düellosu yeni bir boyut kazandı. Trump, Truth Social üzerinden yaptığı son açıklamada, Elon Musk’ın devlet…

  • 2 views
Abraham Anlaşmalarına Suriye Krizi: Tel Aviv-Şam Görüşmeleri Tıkandı

Tel Aviv ile Şam Arasında Yeni Gerilim Başlığı: İsrail’in Suriye Saldırılarına Şam’dan Sert Tepki Ortadoğu’da dengeleri değiştirebilecek yeni bir diplomatik gerilim yaşanıyor. İsrail ile Suriye yönetimlerinin, özellikle İsrail’in Suriye topraklarında…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir